HayrettinKaraman.net Site Ana Sayfasına Geçiş Facebook Sayfasına Geçiş Twitter Sayfasına Geçiş instagram Sayfasına Geçiş YouTube Sayfasına Geçiş
Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
 


Hamîdullah Hoca'ya Karşı Olanlar

Gazetemizin bölge temsilcileri toplantısında bir temsilci, son hediye sebebiyle bölgesinde, Hamîdullah Hoca aleyhinde propaganda yapıldığını söyledi. "Neler söylüyorlar" diye sorduğumda aldığım cevap, yıllarca önce yapılan dedikodu ve iftiraların kırıntılarının hala devam ettiğini gösteriyordu. İyi niyetli insanların günaha girmemeleri ve bu büyük insandan istifade etmelerinin engellenmemesi içinbu yazıyı kaleme aldım.
Hamîdullah Hoca Türkiye'de ders vermeye ve tanınmaya başlandığında bazı çevrelerde hakim olan din anlayışı koyu bir taklit ve taassuba dayanıyordu. Bu anlayışa göre müslüman, bir mezhebin ilmihal kitabını Kur'an gibi doğru bilecek, orada yazılanlar dışında kalan anlayışları yok sayacak, mezhep imamlarının dayandıkları deliller (âyetler ve hadisler) ile ilgilenmeyecek, bunları anlamak ve uygulamak için değil, yalnızca sevap almak için okuyacaktı. Yapılan baskılar yüzünden din "ibadetler ile ahlak" çerçevesine hapsedildiği için bunun dışında kalan konuları konuşmak ve tartışmak da yasaktı. Dini hükümlerin hikmeti (fayda-zarar ve bilimin verileri açısından değerlendirilmesi) geri plana atılmıştı. Verilen fetvaların ve ilmihallerde yazılı din bilgilerinin uygulanma kabiliyetleri de göz önüne alınmıyor, zaman veya şahıslarda meydana gelen değişiklikler ve ortaya çıkan sıkıntılar sebebiyle ictihada dayalı hükümlerde yapılması gereken değişmelerden hiç söz edilmiyor, bu konuları gündeme getirenlere kötü gözle (mesela reformcu, naylon müctehid diyerek) bakılıyordu...
Bir yandam İmam Hatip Okulları, öte yandan Yükek İslam Enstitüleri, İlahiyat Fakültesi gençleri bünyesinde topladığı ve din, emekliler ile köylülerin olmaktan çıkıp gençlerin de dini olmaya başladığı zaman, dini bu çağda yaşayan, yaşamak isteyen gençlerin yeni soruları ve ihtiyaçları gündeme geldi. Bu sorulara cevap veren hoca sayısı çok az idi. İşte bu günlerde Hamîdullah Hoca Türkiye'ye geldi. Gençler onun derslerine akın ettiler, o yalnızca ibadetlerden değil, İslam kültür ve medeniyetinden, dinler tarihinden, İslam anayasa hukukundan, İslam devletler hukukundan, İslak iktisadından... söz ediyordu, gençlerin sorularına tatmin edici cevaplar veriyor veya bu cevapları bulmanın yollarını gösteriyordu.
Gençler hayatından memnun idi, ama saltanatı sarsılan veya bilgilerinin yetersizliği ortaya çıkan bazı kimseler ile İslam'ın canlanmasını istemeyen bazı kötü niyetli kişiler bu gelişmeden rahatsızlık duydular ve bir yıpratma kampanyasına giriştiler.
Bu kampanyaya katılanların tamamı kötü niyetli değildi, ama iyi niyetli olanların tamamı ehliyetsizdi.
Çoğu âhirete intikal ettikleri ve orada yaptıklarının hesabını vermekte oldukları için isim vermeden bikaç misal ile yetineceğim:
İyi niyetli ama kalkıştığı iş için yetersiz bir doktor (bunu kendisi de söylüyor; s. 11), Hoca'nın mirac hakkındaki anlayış ve yorumunu reddeden bir kitap yazıyor (Mirac ve Hamidullah, İst. 1976). Bu kitaba bir övgü yazısı yazan meşhur bir hoca, Allah'tan korkmadan, bilenlerden utanmadan şöyle diyor: "Onun Peygamber (s.a.) hakkında yazdığı eserini okuyanlar Kurân-ı Kerim'in Cebrail (a.s.) vasıtasıyla indirildiğine dair bir izahat bulamazlar..."(s. 6). Evet bakmazlarsa bulamazlar, ama zahmet edip kitaba bakarlarsa (149, 155, 253,255,1162,1210) numaralı paragraflarda, Cebrail (a.s.) ın adının açıkça zikredildiğini ve hepimizin bildiği, inandığı şekilde Kur'an'ın, Cebrail vasıtasıyla nasıl indirildiğinin en sağlam kaynaklara dayanılarak mükemmel bir şekilde anlatıldığını görürler. Keza "İslam'a Giriş" isimli esrinin (İst. 1965) 14-15. sayfalarında ve 53-58. sayfalarında yer alan melekler ve kitaplara iman bahislerinde "Kur'an'a göre vahyi Peygamber'e (s.a.) getiren semâvî habercinin adı Cebrâîl'dir... diye başlayıp devam eden satırlarında görebilirler.
Aynı şahıs (hoca) orada şunu da söylüyor: "...reformcu eserlerini gördüğüm için aynı yolu takip eden bir Prof. Hamîdullah'a şaşmam, ama onu bir din yetkilisi imiş gibi kabul ederek Türkiye'de fesat tohumu ekmesinemüsaade edenlere şaşar kalırım..." (s.6).
Bir kere İslam'da Allah'tan ve O'nun vahyetmesi sebebebiyle Peygamber'den (s.a.) başka din yetkilisi yoktur, din âlimi vardır, din konusunda konuşmaya, fetva vermeye ehil âlimler vardır.
Hamîdullah Hoca fesat tohumu ekmemiş, her biri birer yıldız olan, olma yolunda ilerleyen öğrenciler yetiştirmiş, binlerce kişi tarafından istifade ile okunan değerli eserler vermiştir. Onun, bu dedikoduculardan önemli bir farkı da şu idi: Hiçbir dersinde ve sohbetinde dedikodu yapmaz, kimsenin aleyhinde konuşmaz (yanlış bir düşünce veya bilgi varsa onun üzerinde konuşurdu), kendi aleyhinde konuşan ve yazanlara cevap vermez, bunların bile söyledikleri arasında istifade edebileceği bir şeyin olup olmadığına bakardı.

Reformcu diyerek birçok İslam âlimini ve islâmî hareket önderini karalayan, iftirahatta takfir eden bir başka asker emeklisi öğretmen de, "Dinde Reformcular" isimli kitabında (İst. 1969) şöyle diyordu: "Osmanlılar ictihad kapısını kapamadı. Seyyid Kutuplar, Muahemmed Kutuplar, Abduhlar gibi ehl-i sünnet düşmanı kara cahillerin, İslam dininin afifharimine, mülevves kalemlerini sokmalarını önlediler...Hindli Hamidullah isimli birinin de, ehl-i sünnet alimlerinin bildirdiklerine uymayan düşüncelerini, İslam bilgisi olarak yaydığını görüyoruz... İslam alimi sanılan bu adamınsapık yazıları Türkçeye çevirilerek gençliğin önüne sürülmekte, birçok müslümanın doğru yoldan kaymasına sebep olmaktadır... (s. 284-285).Hamidullah daha da ileri giderek o yüce Peygamber'i gençlere, yamyam olarak tanıtmaya kalkışmaktadır...(s.289)
Bu kişinin "ehl-i sünnet düşmanı kara cahiller" dediği müslüman alimleri ve mücahidleri bugün artık herkes tanıyor, onların sahih İslam'ı yayma ve yaşatma yolunda canlarını bile verdiklerini herkes biliyor. Bu sözler onları değil, söyleyeni yıpratıyor.
Hamîdullah Hoca'ya yaptığı çirkin, insafsız ve ölçüsüsüz itham (iftira) ise ona vebal olarak yeter de artar. Çünkü Hamidullah Hoca Hz. Peygamber'e aşık bir büyük İslam âlimi ve Allah kuludur. İftiracının "yamyamlık" olarak isimlendirdiği olay ise, en muteber İslam tarihi kitaplarında (mesela İbn Hişâm, Belâzürî) geçen hoş bir olaydan ibarettir. Hz. Peygamber çocuk ve süt annesi Halîme'nin yanında iken, süt kızkardeşi Şeymâ ile oynarlardı, bir ara Şeyman'ın omuzunu ısırmış ve orada iz bırakmıştı. Yıllarca sonra Şeymâ, esirler arasında O'nun huzuruna getirildi, omuzundaki izi gösterdi, kendini tanıttı, Peygamberimiz de ona ikramlarda bulundu, onun hatırı için esirleri serbest bıraktı. Bu olay, Kur'an'da da açıklandığı gibi Peygamberimizin bir beşer olduğunu ve çocukluğunun da -bazı istisnalar dışında-diğer çocuklara benzer şekilde geçtiğini anlatıyor. Hamîdullah Hoca da bu olayı, önemli tarih kaynaklarından naklediyor (C.I, s. 41, par. 75). Bir çocuğun oynarken diğerini ısırmış olmasını "yamyamlık" olarak niteleyen Hamîdullah Hoca değil, onu karalamak için ne yapacağını şaşırmış bir karalayıcıdır. Diğer söylediklerinin de kıymetini gösteren bu örnekle yetinelim.
"Mi'rac ve Hamidullah" kitabının yazarı şunu söylüyor: "Cumhur-i selefin ve halefin (geçmiş âlimlerin) itikadına göre mirac, ruh ve cesedle birliktevaki olmuştur. Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksâ'ya seyahatKur'an-ı Kerimle sabit olduğundanmiracın bu kadarına inanmayan kimse kâfir olur..." (s.18). Bu yazara göre Hamidullah Hoca miraca "semâvî bir hadise", "bu dünya ile ilgili değil, ahiret âlemi ile ilgili", "turistik bir geziden ziyaderûhânî ve manevî bir seyahat" dediği için hata etmiştir.
Hamîdullah Hoca mucizeleri kabul etmektedir. Allah'ın Paygamberlerine yardım olsun diye yarattığı bu olağanüstü olayların da ilâhî kanunlara (sünnetullah'a) uygun sebeplerinin bulunduğunu, Allah'ın bu sebeplerle onların neticeleri olan mucizeleri Peygamberlerinin ihiyaç duydukları bir anda devreye soktuğunu ifade etmektedir (C. I, s. 120, par. 218 vd).
Mirac olayını en sağlam kaynaklara dayanarak anlatan Hamîdullah Hoca'nın dediği (geniş açıklamasını kitabından okumak gerekir) şudur: "Benim acizane görüşüme göre miracın açıklanıp anlatılması, Allah'ın kullandığı aynı şekiltavsif ve anlatımlarla yapılması gerekir. Kur'an ve hadislerle verilen açıklamalara inanmak ve bunlarda, ahiret aleminin ele alındığı ve insan hayal gücünün hissedebileceği ve fakat ifade edemeyeceği konulardan bahsedildiği daima hatırlarda tutulmalıdır. Mühim olan bir insanın Allah'a doğru yücelişi, yükselişidir... bunun nasıllığı ve nerede cereyan ettiği değildir. Bu mucize tamamenruhî-manevî alanda cereyan etmiş bir olaydır ve bu olayın datasavvufî mânada olmak üzere açıklanıp ortaya konması icab eder, asla coğrafi ve turistik bir seyahat olarak değil." (s.133, par. 249). "Miracı maddeten ve fiilen bir yerden diğer bir yere gidiş, bir yolculuk olarak düşünmede ısrar edenevvelki ilim adamlarına hürmetimiz baki olmakla birlikte..." (s. 143, par.259).
Görüldüğü gibi Hocanın miracı inkar ettiği filan yok, onun ısrar ettiği husus, miracın maddileştirilmemesi, dar fizik kalıpları içine ve beşeri idrak çerçevesine sokulmamasıdır. Hoca'yı destekleyeniki İslam büyüğünden birer nakil ile sözü bağlayalım:
Süleyman Çelebi: "Kim ne hâlîdir ne mâlî ol mahal/ Aklu fikr etmez bu hâli fehmü hall" : O yer ne doludur, ne boş, bu hali akıl ve düşünce ile anlamak ve çözmek mümkün değildir.
İmâm-ı Rabbânî: "O'nun (s.a.) mirac gecesinde Rabbini görmesi, dünyada değil, âhirette vaki olmuştur. Çünkü O (s.a.), mirac gecesi mekan ve zaman dairelerinin dışına çıkınca, imkân âleminin darlığından kurtulunca ezel ve ebedi bir an olarak buldu, başlangıç ve sonu bir nokta olarak gördü..." (C. I, 283. mektup).

7,14 Mart 2003



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

  Şu anda sayfası gösterilen kitap.
Bu Kitapta:
Önceki Makale
Sonraki Makale
İçindekiler
Tarihe Göre:
Önceki Makale
Sonraki Makale
Makale Listesi
Site Sayfaları
Ana Sayfa
Hakkında
Makaleleri
Kitapları
Soru Konuları
Soru Listesi
Hayrettin Karaman`ın Sohbetleri
Şiirleri
Bestelenmiş ve Seslendirilmiş Şiirleri
Bütün site içeriğinin genel kelime indeksi.
Sitede Arama
Hayrettin Karaman'ın Siteye Son Eklenen Yazıları
E-posta
Siteyi Link ve Kaynak Gösterimi
m.HayrettinKaraman.net Mobil-Metin Versiyonu Hakkında

Facebook Sayfası:

Bulunduğunuz Sayfayı:



Sayfa başına gider Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
   
Bu Kitapta: Önceki Makale Sonraki Makale İçindekiler Tarihe Göre: Önceki Makale Sonraki Makale Makale Listesi