Tavır Anlamlı mı?

AB'ne girmeyi istiyor musunuz, istemiyor musunuz? İstemiyorsanız Türkiye'nin içinde bulunduğu problemleri uygun bir vâdede çözmek için gerçekçi projeleriniz var mı? Girmeyi stemiyorsanız, öte yandan problemlerle ilgili değerlendirmeleriniz tutarsız, çözüm teklifleriniz hayalci ise tavrınız anlamlı değildir.
AB'ne girmeyi istiyorsanız karşı tarafın şartlarına uymak durumundasınız; çünkü isteyen, ısrar eden, âdeta yalvaran sizsiniz. Bu durumda olan tarafın pazarlık gücü zayıftır; başkalarına yapılanı istemek, başkalarından istenmeyenlere karşı diretmek hakkınız olabilir ama bu hakkı kullanmanın pratikte bir değeri ve sonucu olamaz; çünkü karşı taraf "Sana böyle, istersen!" demektedir.
İdam cezasının kaldırılması, ana dilde eğitime imkan tanınması ve Kıbrıs meselelerinde direniyorsunuz. AB'ne girdiğiniz takdirde idam cezası kalkmayacak mı, ana dil öğrenimi veya ana dilde eğitim hakkı tanınmayacak mı, Kıbrıs konusunda daha ne kadar ve nereye kadar direnebileceksiniz? Bunların hesabını yaptığınız takdirde -pazarlıktan pay koparmak için belli dozda ve zaman içinde olanı müstesna- direnmeniz anlamlı mı?
Gelelim hükümeti bozacak kadar önem verilen meselelerin sıralanmasına.
Milli Eğitim Bakanlığında hem kıyım yapıldı hem de milli manevi değerlerimiz bakımından zararlı olan bazı kararlar alındı, tasarruflar gerçekleşti direnmediniz.
Başörtüsü mağdurlarının meselesi halledilmedi direnmediniz.
İlkokulu (ilk beş yılı) bitrmeyen çocuklarımızı, biz velileri istesek bile okul tatillerinde camilere gönderemiyor, Kur'an ve din dersi aldıramıyoruz; bu konuyu çözmediler, direnmediniz.
İmam Hatip Liselerinden (ve diğer meslek liselerinden) mezun olanların yüksek öğrenime geçişlerinde yapılan ayrımcılık ve haksızlık giderilmedi direnmediniz.
Ülkede gelir dağılımının düzeltilmesi yönünde köklü tedbirler alınmadı direnmediniz.
Yolsuzluklarla mücadele savsaklandı direnmediniz.
İç ve dış borçlar durmadan artıyor, vergi gelirleri borçların faizini ödemeye yetmiyor, devletin temel hizmetleri durma noktasında, ortada gerçekçi ve uygulanabilir bir "borçtan kurtulma programı" yok, buna karşı tavır koymadınız, direnmediniz.
İşsizlik, açlık, sefalet yüzünden aileler yıkılıyor, ahlak yozlaşıyor, asayiş bozuldu; buna karşı köklü tedbirler alınmıyor; direnmiyorsunuz.
Allah aşkına bu ülkenin en önemli ve eşik mahiyetinde olan derdi idam cezası ile ana dil eğitimi midir?
Sözüm yanlış anlaşılmasın, ben AB'ne girmeye can atanlardan değilim; yalnızca tutarlı olmanın ve meselelerimizi önemlerine göre sıralarken dengeyi kaçırmamanın peşindeyim.