Ramazan Konuşmaları (2) "Siyah" diye nitelediğimiz kanallarda -bilerek veya bilmeyerek- İslâm'ı liberalleştirme ödevini yüklenmiş bulunan bazı ilâhiyatçıların yöntemleri ve başlıca konuları şöyleydi. Yöntem: İslâm'ı anlamak, anlatmak, "İslâm nedir, şu konuda İslâm ne der?" gibi soruları cevaplandırmak için asırlardan beri takip edilen usûl (klâsik yöntem), vahyin ışığında aklı işleterek sonuca varmak, bilgi edinmek ve çözüm üretmekti. Vahiy Kur'an ve Sünnet'te yazıya geçirilmişti. Akıl da, vahyi okuya okuya, vahiy üzerinde düşüne düşüne ve özellikle de dini yaşaya yaşaya oluşmuş bulunan "müslüman aklı" idi. Bu akla göre aksine bir zarûret (olmazsa olmaz, hayat yürümez, tahammülü güç zorluklar çıkar bir durum) bulunmadıkça âyetleri ve dini açıklayan sünneti (hadîsleri) hem lâfız kem de gâye, hem bütün hem parça olarak almayı, anlamayı ve uygulamayı gerekli kılıyordu. Fayda ve faydalıyı belirlerken nefsin arzuları ve geçici dünya menfaatine değil, dinin genel ahlâkî amacı ve ebedî mutluluk faydasına (âhiret menfaatine) öncelik veriliyordu. Din, insan hayatına müdahale ederek onu, Allah'ın râzı olduğu, iki cihanda sâadeti elde etmeye vesile olacak bir yola sokmak için gelmişti. Dünyayı yaşanamaz hâle getiren "dinsiz akıl" bugün de vahyin ışığına ve irşâdına muhtaç idi. Müslümanlara düşen, ona uymak değil, son ilâhî mesajı, irşâdı insanlığa ulaştırmak, anlatmak ve yararlanmalarını sağlamaktı. Modernist olarak nitelenen ilâhiyatçılar/İslâmcılar farklı bir yöntem benimsediler. Bu yöntemde -iddia ne olursa olsun- akıl, çağdaş adı altında Batılı aklıdır. Fayda âhiretinkinden öncelikli olarak dünya faydasıdır; neye mâl olursa olsun kalkınmak ve ilerlemek, dünyanın güçlü toplulukları ile yarışmak, onların yaptıklarını yaparak amaca ulaşmaktır. Vahyin parça çözümleri ve hükümleri (tek tek âyetler ve hadîslerden çıkarılan, anlaşılan, elde edilen hükümler, çözümler) geçerli veya bağlayıcı değildir, bunların genel (sosyal ve ahlâkî) amaçları esas alınır, bu amaçlar Batı'nınki ile örtüşür, çözüm de onların benimsedikleri hükümleri (hukûkî, iktisadî, siyasî, ahlâkî... düzeni ve düzenlemeleri) almak, benimsemek ve uygulamaktan ibarettir. Bu yöntemin en önemli kusuru, medeniyet farkını idrak edememek, amacı araçtan, gâyeyi -onu temin eden- çözümden, yol ve çâreden ayırmak, bu ikili arasındaki zorunlu, vazgeçilmez bağı görmezlikten gelmek, yeterince önemsememektir. Modernistler düşünmüyorlar ki, adâlet, iyilik, doğruluk, faydalı olmak gibi genel amaçlar hayaldir, ham maddedir, tanımlanamaz kavramlardır. Bunları ete kemiğe bürüyecek, tanımlayacak, hayata sokacak olan şey ise araçlardır, parça çözümlerdir, örnek uygulamalardır. Bu yüzdendir ki, komünistlere, faşistlere ve müslümanlara göre farklı, taban tabana birbirine zıt anlayış ve uygulamalar "adil, doğru, iyi ve faydalı" bulunmuştur. Şu hâlde amaç aracı değil, araç (çözüm, düzenleme, benimsenen kural ve uygulama, düzen...) amacı belirlemekte ve tanımlamaktadır. On sekiz yaşını geçmiş insanların evlilik dışı cinsel ilişkileri İslâm'a göre kötü, ahlâka aykırı ve zararlıdır; liberal düşünceye (Batılı, çağdaş akıl, anlayış ve uygulamaya göre) iyidir, ahlâka aykırı ve zararlı değildir. Komünistlere göre teşebbüs içinde sermayenin kazancı (kâr) meşrû değildir, kötüdür, zararlıdır; İslâm'a ve kapitalistlere göre meşrû, faydalı ve iyidir. Faiz İslâm'a göre meşrû değildir, kötüdür, zararlıdır; kapitalistlere göre olmazsa olmaz bir enstrümandır, iyidir, faydalıdır. Yolunu bulup sömürmek kapitalizmin can damarıdır, gıdâsıdır, iyidir, amaçtır; İslâm'ın ise haramıdır. İslâm'a göre kasten adam ölüren idam edilmezse adâlet gerçekleşmez, Batı'ya göre gerçekleşir, İslâm'a göre din, insan hayatının merkezinde olmalıdır, Batı'ya göre din olmasa da olur, olursa da bireyin özel hayatına ait olmalı, başkalarıyla ilişkisini etkilememelidir... (Siyah kanalların Ramazan konularını da gelecek yazıya bırakalım).
Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.
|