HayrettinKaraman.net Site Ana Sayfasına Geçiş Facebook Sayfasına Geçiş Twitter Sayfasına Geçiş instagram Sayfasına Geçiş YouTube Sayfasına Geçiş
Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
 


İki Mesele (Süt bankası ve tüp bebek uygulaması)
Yurt içinden ve dışından gelen mektuplarda iki konu çok sorulur oldu: Süt bankası ve kiralık rahim (anne).
Süt bankasından maksat, kadınlardan alınan sütlerin, ihtiyacı olan bebeklere verilmek üzere uygun ortamda korunması ve korunduğu ortamdır. Verilen bilgiye göre bu sütler ayrı ayrı verildiği gibi birbirine karıştırılarak da verilmekte, hangi kadının sütünün hangi çocuğa verildiği bilinmemektedir. Başka dinlerde ve topluluklarda "süt anneliği" ve bundan doğan evlenme engeli (süt anne ve bazı yakınları ile onu emenin evlenmesinin haram olması hükmü) bulunmadığı için böyle bir uygulamada sakınca görülmemiş, bebekler için en uygun gıdâ olan kadın sütünden yararlanmak tercih edilmiştir. İslâm da ise süt anneliği ve bundan doğan evlenme engeli vardır. Bu sebeple bebek, ilk iki yaşı içinde emdiği kadının "süt çocuğu" olur, o kadınla, onun usûlü, fürûu ve bazı yan akrabası ile evlenemez. Eskiden emzikli kadınların fazla sütünü alıp uygun bir ortamda korumak ve gerektiğinde ihtiyacı olan bebeklere vermek mümkün değildi, bu yüzden geçmiş fıkıhçılar bu konu üzerinde durmadılar. Günümüzde süt bankası uygulaması başlayınca bazı fıkıhçılar, "sütler birbirine karıştığı ve kimin sütünü kimin emdiği bilinmediği, ayrıca süt kadının memesinden değil, biberon vb. bir şeyden verildiği için" bu uygulama sonunda süt anneliği ilişkisi doğmaz" demişler.
Bize göre kimin olduğu bilinmeyen bir kadın sütünü bebeğe vermek için zarûret bulunması; yani verilmediği takdirde çocuk için hayatî tehlikenin bulunması gerekir. Bu takdirde süt, zarûret sebebiyle verilmiştir, annenin kim olduğu da bilinmemektedir, insanlar bilmeden yaptıkları şeylerden sorumlu olmazlar. Zarûret hâli dışında eğer kadın sütü alınacak ve bebeklere verilmek üzere bir yerde bekletilecekse bu sütün kime veya kimlere ait olduğu hem kabının üzerine hem de uygun bir yere kaydedilmelidir. Süt bir bebeğe verilirse bebeğin de kimlik kayıtları süt anneninkinin yanına kaydedilmeli, ayrıca ailesine bilgi verilmelidir. Bir bebek ayrı zamanlarda veya birbirini takiben birden fazla kadını emse bu kadınların hepsi bebeğin süt annesi olur. Buna göre sütleri karıştırılarak verilmiş kadınlar da verilen bebeğin süt annesi olurlar. Süt anneliğinin oluşmasında etkili/belirleyici olan, sütün bebeğe nereden ve nasıl verildiği değil, sütün bebeğin midesine girmesidir. Süt bankalarından yararlanmak isteyen müslümanların bu konularda hassas davranmaları gerekir.
Birbiriyle evli ve normal yoldan çocuk sahibi olamayan bir çift için, erkeğin (kocanın) spermi, karısının yumurtası ve rahimi kullanılmak üzere yapılan tüp bebek uygulamasında sakınca yoktur. Birbiriyle evli olmayan kimselerin yumurta, sperm ve rahimlerini kullanarak tüp bebek uygulaması yapılamaz. Koca yerine bir başka erkeğin spermi, karısı yerine -nikâhlısı olmayan- bir başka kadının yumurtası alınamaz veya böyle bir kadının rahimi kullanılamaz. Çünkü İslâm'a göre meşrû bir çocuk sahibi olmanın yolu, aralarında evlenme engeli bulunmayan bir kadınla bir erkeğin önce evlenmeleri, sonra da bu evlilik içinde çocuk sahibi olmalarıdır. Çocuğun oluşumuna, erkeğin karısı veya kadının kocası olmayan birinin bir unsuru (spermi, yumurtası, rahimi) girerse çocuk bu evli çiftin meşrû çocuğu olmaz.
Sperm ve yumurtanın yabancıya ait olamayacağı konusunda görüş birliği vardır. Bazı çağdaş fıkıhçılar, rahim konusunda farklı düşünmekte; tüpte oluşturulan embriyonun, erkek ile evli olmayan bir kadının rahimine yerleştirilmesinin ve böylece çocuk sahibi olmanın da câiz olduğunu, bu takdirde çocuğu doğuran kadının da -süt anne gibi- çocuğun annesi olacağını ileri sürmektedirler. Bize göre yabancı bir erkeğin spermini kadının rahimine koymak câiz değildir. Çift, bir başka kadının rahimini kullanarak çocuk sahibi olmakta ısrarlı iseler (yani kadının rahimi çocuk doğurmaya müsait değilse) bu takdirde yapılacak şey, rahimi kullanılacak kadının da erkek tarafından nikâhlanmasıdır. Erkeğin sipermi ile aşılanmış yumurtayı, aynı erkeğin ikinci eşinin rahimine yerleştirmekte bir sakınca olmasa gerektir. Doğacak çocuk, doğuranın kocasına ait olduğuna göre her iki kadın da onun (doğan çocuğun) biri öz, diğeri üvey annesi olur, üvey anne ile de evlenmek câiz olmadığı için süt anneliği gibi ayrı bir bağ aramak gerekmez. Müslümanların bulunduğu bir ülkede "baba ile evli olmayan kadının rahimini kullanmayı mümkün kılan" bir kanun çıkarılacak olursa bu kadınla babanın, ikşinci eş olarak evlenmesine de izin verilmelidir. Aksi hâlde müslümanların bu işi, yine "dînî nikâh veya imam nikâhı" denilen özel akitle yapacakları bilinmelidir.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

  Şu anda sayfası gösterilen kitap.
Bu Kitapta:
Önceki Makale
Sonraki Makale
İçindekiler
Site Sayfaları
Ana Sayfa
Hakkında
Makaleleri
Kitapları
Soru Konuları
Soru Listesi
Hayrettin Karaman`ın Sohbetleri
Şiirleri
Bestelenmiş ve Seslendirilmiş Şiirleri
Bütün site içeriğinin genel kelime indeksi.
Sitede Arama
Hayrettin Karaman'ın Siteye Son Eklenen Yazıları
E-posta
Siteyi Link ve Kaynak Gösterimi
m.HayrettinKaraman.net Mobil-Metin Versiyonu Hakkında

Facebook Sayfası:

Bulunduğunuz Sayfayı:



Sayfa başına gider Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
   
Bu Kitapta: Önceki Makale Sonraki Makale İçindekiler