HayrettinKaraman.net Site Ana Sayfasına Geçiş Facebook Sayfasına Geçiş Twitter Sayfasına Geçiş instagram Sayfasına Geçiş YouTube Sayfasına Geçiş
Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
 


Milenyumdan bana ne!
Ben iki bin yıl önce doğmadım, bu yılbaşından sonra iki bin yaşıma ayak basmıyorum.
Mensup bulunduğum millet iki bin yaşında değil, Anadolu'ya ayak basalı da iki bin yıl olmadı.
Dînim olan İslâm'ı Allah insanlığa lütfedeli iki bin yıl olmadı, Peygamberimiz'e (s.a.v.) İslâm dîni 610 yılında vahyedilmeye başladı.
İnsanoğlunun yeryüzünde varlığının üzerinden de iki binden çok fazla yıllar gelip geçti.
Hz. İsa'nın (a.s.) ne zaman doğduğunu bilen yok. 25 Aralık gecesi üzerinde de hristiyan dünyası birleşmiş değil, meselâ Doğu Hristiyanları 6 Ocak'ta âyin ve kutlama yapıyorlar. Hz. İsa (a.s.) kesin olarak 1 Ocak gecesi doğmuş olsaydı bile bu olay, insanlık tarihinin en önemli olayı olarak kabûl edilemezdi, olsa olsa Hristiyan dünyası için önemli bir başlangıç olurdu.
Yılbaşı gecesine ve yortusuna ismi verilen Aziz Nicholas (Noel Baba) hakkında kesin bilgi yok, o bir efsâne adam, ismi etrafında birçok hikâye uydurulmuş, gerek imajı ve gerekse hikâyesine Hristiyanlık dışında pagan kültüründen de unsurlar karışmış.
Bütün bunlara rağmen Batı dünyası Noeli kendisi için yılbaşı kabûl etmiş, takvimi buradan başlatmış, Noel gecesini eğlence, gündüzünü de tatil günü ilân etmiş. Çağdaşlaşmayı batılılaşarak gerçekleştirme yoluna giren diğer âlem mensupları de -kendi tarihleri ile hiçbir ilişkisi bulunmadığı hâlde- hem takvim başlangıcı hem de eğlence ve tatil olarak Noeli benimsemişler. Bu şuursuz benimseme gittikçe yayılmış ve âdeta evrenselleşmiş durumda.
Geçtiğimiz (bu yazıyı yazarken henüz gelmemiş olan) Cuma'yı Cumartesi'ye bağlayan gece -doğru hesap edildiği zaman anlaşılacaktır ki- Hristiyanların takvimine göre de iki bin yılın bittiği ve üçüncü bin yılın başladığı yılbaşı değildir, o gece iki bininci yıla girilmektedir. Bu yanlış bir yana bütün dünyada, üçüncü bin yıla girme heyecanı başlamış, bu heyecan medya aracılığı ile doruk noktasına taşınmıştır. "Bir kültüre göre başlatılan takvim yılları iki bini tamamlayıp üçüncü bin yıla giriyor diye bu kadar heyecana kapılmanın anlamı nedir?" diye soran yok gibi! Herkes "kapılmış gidiyor Batı'nın rüzgârına".
Ben "Bu yılbaşı gecesini bizim için diğer gecelerden ayıran bir özellik var mı?" diye düşündüğümde bir şey bulamıyorum. Bizim için o gece, mübarek Ramazan ayının son on günü içinde yer alan gecelerden biri. Biz müslümanlar bu son on gün içinde Rabbimizin günahlarımızı bağışlamış olduğunu düşünerek heyecan ve sevinç duyarız. Bu heyecanımızı ve sevincimizi de yeniden günah işleyerek değil, Rabbimizi hoşnut kılacak güzel işler ve davranışlarla dışa vururuz, daha doğrusu böyle yapmamız gerekir. Semâvî dinlerden biri olan Hristiyanlığın mensupları bu geceyi dînî anlamlar katarak kutluyorsa biz de bu vesile ile onlara, hidayet ve insanlık için hayırlı olacak işlerde dayanışma için duâ edebiliriz, Kur'an-ı Kerim'in şu çağrısını tekrarlayabiliriz: " De ki: Ey kitaplı din mensupları! Aramızda ortak olan şu söyleme gelip katılın: Yalnız Allah'a kulluk edelim, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım, Allah'ı bırakıp birbirimizi Rab edinmeyelim! Kitap ehli bu çağrıya uymazlarsa kendilerine şöyle deyin: Tanık olun ki biz müslümanız, Allah'a teslim olmuşuz." (Âl-i İmran: 3/64).
İnsanlığın son iki bin yılında cereyan eden en önemli olaylar sayılırken, bizim yazarlarımızın bile bizim tarihimize ait olup bütün insanlığı ilgilendiren önemli olayları unutmaları karşısındaki hayretimi de burada ifade etmek isterim. Bana göre son iki bin yılın bütün insanlık için en önemli olayı Hz. Peygamber'e (s.a.v.) son ilâhî din olan İslâm'ın vahyedilmesidir, Allah Teâlâ'nın kullarına bu büyük lütfudur. Tarih, İslâm'dan önce, İslâm'dan sonra diye konuşulsa sezâdır; çünkü bugünün dünyasının ilhâm kaynağı, en azından son üç yüz yıl içinde Hristiyanlık değildir. İslâm ise kendi dünyasında dipdiridir, bütün insanlığa ilhâm kaynağı olmaya da namzettir.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

  Şu anda sayfası gösterilen kitap.
Bu Kitapta:
Önceki Makale
Sonraki Makale
İçindekiler
Site Sayfaları
Ana Sayfa
Hakkında
Makaleleri
Kitapları
Soru Konuları
Soru Listesi
Hayrettin Karaman`ın Sohbetleri
Şiirleri
Bestelenmiş ve Seslendirilmiş Şiirleri
Bütün site içeriğinin genel kelime indeksi.
Sitede Arama
Hayrettin Karaman'ın Siteye Son Eklenen Yazıları
E-posta
Siteyi Link ve Kaynak Gösterimi
m.HayrettinKaraman.net Mobil-Metin Versiyonu Hakkında

Facebook Sayfası:

Bulunduğunuz Sayfayı:



Sayfa başına gider Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
   
Bu Kitapta: Önceki Makale Sonraki Makale İçindekiler