HayrettinKaraman.net Site Ana Sayfasına Geçiş Facebook Sayfasına Geçiş Twitter Sayfasına Geçiş instagram Sayfasına Geçiş YouTube Sayfasına Geçiş
Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
 


BAŞÖRTÜSÜ, HUKUK VE SİYASET
Biri güçlü (ağa, müteğallibe, hükûmette arkası bulunan) diğeri güçsüz iki kişi tarla komşusu olmuşlar. Tarlanın tabîî (ağaç, tümsek, su arkı cinsinden) sınırı varmış, ağa bir gün güçsüze demiş ki, "bu tabîî sınır işaretleri yeterli değil, aynı sınır boyunca bir de kazık dikip ağaç çakarak sınır işareti koyalım, asıl sınır bu olsun." Zayıf bunu gerekli görmemekle beraber nâçâr kabul etmiş, tabîî sınır boyunca kazıklar dikilmiş ve enine ağaçlar çakılmış. Aradan bir süre geçmiş, bir gün zayıf kişi tarlasına gelmiş, bir de ne görsün ağa, kazıkları yerinden söküp zayıfın tarlasına doğru ilerleterek yeniden dikmiş, tabii hemen ağaya gidip şikayet etmiş, kazıkların tabîî ve hukuki sınırdan sökülüp beriye çakıldığını, kendi mülkiyet hakkına tecavüz edildiğini, mevcut sınırın meşru ve hukuki olmadığını söylemiş (sınır var ama hukuki değil, tıpkı bazı kanunların ve yönetmeliklerin hukuka aykırı olması gibi), ağanın cevabı hazır: "Seninle anlaşma yaptık, kazıklar nerede ise sınır orasıdır." Zayıf anlamış ki ağanın sınır işareti teklifi bir hileden ibaret, asıl maksadı tarlasını elinden almak veya asgari boyutlara indirmek, bu iradesini yürütmek için de yeterli güce sahip...
Kıssadan hisseye gelelim:
Geçenlerde hem Milli Eğitim Bakanı, hem de İstanbul Üniversitesi rektörü -birisi meclis kürsüsünde, diğeri Üniversitesinde- şu açıklamayı yaptılar: Türkiye bir hukuk devletidir, bu konuda (başörtüsünü yasaklayan) yasalar, yönetmelikler, yüksek mahkeme kararları ve uluslararası insan hakları mahkemesi kararı var, bizim yapabileceğimiz bir şey yok, asıl hatalı olanlar, sokağa dökülüp direnenler ve kanunları çiğnemeye yeltenenlerdir...
Bu mantığa karşı biri ilmi (kitapçıkla), diğeri demokratik iki cevap, iki mantık ileri sürülmüştür ki, aynı mahiyette olan diğerlerinden güçlüdür, açıktır ve "gözlerini, kulaklarını, hatta beynini kapatıp vazifesini yapmaya kendini adamışlar dışında herkes için ikna edici, karar değiştirtici cevaplardır. Kitap Vakur Alperen tarafından kaleme alınan ve "İnsan Hak ve Hürriyetleri Vakfı (İ.H.H.)" tarafından bastırılan "Başörtüsü Yasağının Hukuki Açıdan Değerlendirilmesi" isimli kitapçıktır (İst. 1997, 48 s.) Yazar bu hacmı küçük kitabında devrim kanunlarından başlayarak İnsan Hakları Mahkemesi kararına kadar ilgili bütün kanun, tüzük, yönetmelik ve mahkeme kararlarını tahlil etmiş, gerek okuyan öğrenciler ve gerekse kamu hizmetinde çalışan bayan memurlar için bir başörtüsü (dini inanca göre giyinme) yasağının bulunmadığını, böyle bir yasağı ifade eden yönetmelik, yorum ve kararların ise -yazının başındaki hikayede zikredilen ağanın yapay (!) sınırı misali- hukuksuz ve hükümsüz olduğunu ortaya koymuştur.
Demokratik cevap, meşhur olan 32. Gün programında demokrasi kahramanı bir kızımızın, rektör Alemdaroğlu'na verdiği cevaptır: (Özetle) "Ben bu üniversitede öğrenci olmaktan ve yabancılara da bunu beyan etmekten utanıyorum, böyle yasalar varsa niçin var?"
Sayın Baykal, başörtüsü konusunda yeni bir yaklaşımla ortaya çıktı: Başörtüsü krizinde suçlu olanlar örtünen kızlar değil, onlara bu fırsatı veren, onların böyle yetişmelerine, siyasi çıkarları yüzünden imkan tanıyan siyasetçilerdir...
Bu yaklaşım şüphesiz yanlış bir tesbite dayanıyor, ayrıca bir çözüm de içermiyor; ne başörtüsü zulmünü yürütenlere, ne de başörtüsü mağdurlarına bir çözüm sunuyor. Siyasetçiler arasındaki sen ben kavgasının ve mahut zihniyetin yeni bir örneğinden ibaret. O zihniyete göre başını örtmeyen üniversiteli kızlar iyi yetişmiş cumhuriyet çocuklarıdır, başını örtenler ise imalat hatasıdır, onların düzeltilmesi, hatta -Sayın Baykal'a göre- onları imal eden makinanın (eğitim politikasının, siyasi sapmaların) düzeltilmesi gerekir; ta ki tek tip insan üretilsin, dinin hayatı yönlendirmesine hiçbir alanda izin verilmesin!
Kızlarımızın ve kadınlarımızın örtünmelerini siyaset veya pozitivist-materyalist sosyolojinin dar kalıpları içinde açıklamaya çalışanlara tavsiyemiz, meseleye biraz da sosyal psikoloji, antropoloji, din psikolojisi ve sosyolojisi ile -özellikle- inancını yaşayanların din ve iman penceresinden bakmalarıdır. Dindar olmayan, dini yaşamayan din penceresinden bakamaz, ama diğer bilimlerin verilerinden istifade etmek için dindar olma şartı yoktur. Bu bilimler ve iman penceresinden bakıldığı zaman görülecek manzara şudur: Çalışan ve okuyan kızlarımızın, kadınlarımızın örtüleri siyasi bir sembol değildir, onların dini kimlik ve kişiliklerinin bir sembolüdür, vazgeçilemez bir parçasıdır. Onları örtünmeye sevkeden siyasiler değildir, siyasileri örtünme lehinde bulunmaya, örtünmeye müsamaha göstermeye sevkedenler onlardır; onların dini inanç ve talepleridir. Siyaset ve siyasetçiler milli iradeden saptığı, toplumu tepeden bozup yapmaya yeltendiği, farklılıkları ortadan kaldırarak tektip bireylerden oluşan bir toplumu oluşturma mühendisliğine soyunduğu zaman "demokratik" olmaktan çıkar, despot, zalim, ilkel, total olurlar. Sayın Baykal'ın hangi tür siyaseti ve siyasetçi tipini temsil etmek istediğini belirlemek kendi bileceği bir iştir, ancak örnek aldıkları dünyanın tercih ettiği sistemin demokrasi olduğu âlemin malumudur.
İnananlara göre din örtünmeyi emrediyor, yaşayanlara göre (hukuka aykırı kanunlar, tüzükler, yönetmelikler, kararlar izin vermese bile) hukuk ve demokrasi buna izin veriyor, örtünen ve örtünmeyen öğrencilerin ve vatandaşların büyük bir çoğunluğu inanca ve tercihe göre örtünmeye veya açılmaya karışılmaması gerektiğinde birleşiyorlar; bu vakıayı görmemek için kör, işitmemek için sağır, anlamamak için ayküsü düşük olmak gerekir.
Bu ülkeyi kimler yönetiyor?


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

  Şu anda sayfası gösterilen kitap.
Bu Kitapta:
Önceki Makale
Sonraki Makale
İçindekiler
Site Sayfaları
Ana Sayfa
Hakkında
Makaleleri
Kitapları
Soru Konuları
Soru Listesi
Hayrettin Karaman`ın Sohbetleri
Şiirleri
Bestelenmiş ve Seslendirilmiş Şiirleri
Bütün site içeriğinin genel kelime indeksi.
Sitede Arama
Hayrettin Karaman'ın Siteye Son Eklenen Yazıları
E-posta
Siteyi Link ve Kaynak Gösterimi
m.HayrettinKaraman.net Mobil-Metin Versiyonu Hakkında

Facebook Sayfası:

Bulunduğunuz Sayfayı:



Sayfa başına gider Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
   
Bu Kitapta: Önceki Makale Sonraki Makale İçindekiler