HayrettinKaraman.net Site Ana Sayfasına Geçiş Facebook Sayfasına Geçiş Twitter Sayfasına Geçiş instagram Sayfasına Geçiş YouTube Sayfasına Geçiş
Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
 


Ehli Kitap, Alevîler ve Din Eğitimi
Burada, Almanya'da yaşayan gençlerden gelen soruların son dördüne cevap veriyoruz.

1. İslâm'ın Hristiyanlık dîni ve başka dinlere bakışı hakkında bilgi verebilir misiniz?

Cevap:
İslâm'a göre dinler ikiye ayrılır: Hak dinler; yani Allah'ın peygamberleri aracılığı ile vahyettiği dinler, bâtıl dinler; yani putperestlerin dinleri gibi kökü vahye dayanmayan, beşer tarafından uydurulmuş, gelenekleşmiş dinler. Meselâ Kafirûn sûresinde "Sizin dîniniz var, benim de bir dînim var" buyuruluyor; burada onların dîni (putperestlik) bâtıl dindir, Hz. Peygamber'in (s.a.v.) dîni ise hak dindir, İslâm'dır.
Vahye dayanan dinler içinden, geldiği gibi duran, kitabı tahrif edilmemiş, kendisi bozulmamış tek din İslâm'dır. Diğer dinlerin kitapları geldiği gibi korunamamış, kendileri de, mensupları tarafından haksız ve yetkisiz olarak önemli değişikliklere uğratılmışlardır. Bu dinlere mensup olanlara "Ehl-i kitap" denilmektedir.
İslâm geldikten sonra Allah'a makbûl kulluk, O'nun râzı olduğu hayat tarzı ancak müslüman olmakla mümkündür. Müslüman olmayan Ehl-i kitap, doğru ve yoğun olarak İslâm'dan haberdar olamamış, kendi dînini şirksiz olarak yaşamış olursa kurtuluşa erebilir. İslâm dîni hakkında doğru ve yoğun olarak bilgi sahibi olduğu halde onu (Hz. Peygamber'i (s.a.v.) ve Kurân'ı) inkâr ederse ebedî hayatta kurtuluşa eremezler.

2. Almanya gibi değişik kültürlerin yaşadığı bir toplumda İslâm dîni eğitiminde dikkât edilmesi gereken hususlar nelerdir?

Cevap:
Bu sorunun cevabı uzun olması gerekir. Bizim yerimiz ve vaktimiz buna müsait olmadığından kısaca birkaç noktaya temas edelim:
a) Günümüzde yalnız Almanya'da değil, laik ülkelerin tamamında çeşitli kültürler, inançlar ve hayat tarzları vardır; bunların mensupları birarada yaşamaktadırlar.
b) Bazı dinler, ideolojiler ve kültürler davetçidir; başkalarını kendilerine benzetmeye, aralarına almaya çalışırlar. Bunların propagandaları karşısında uyanık, dikkâtli ve tedbirli olmak gerekir.
c) Almanya'da okullarda İslâm bilgisi dersi almak mümkündür. Türkçe alınması tercihimiz olmakla beraber buna imkân verilmemesi halinde Almanca da olsa bu ders alınmalıdır. Dersin kitapları, müfredâtı ve hocalarının daha iyi olabilmesi için "İslâm temsilciliği kurumu"na ihtiyaç vardır. Hem devletin kabûl edeceği, muhatap alacağı hem de bütün müslüman gurupların benimseyeceği "bir temsilcilik" tez elden gerçekleştirilmeli, buna engel olanlar "emir bi'l-marûf nehiy ani'l-münker" vazifesi gereğince yola getirilmelidir; yani dil ve gönül ile, ilişkileri ayarlayarak bunlar etkilenmeli, hak olanda birleşme sağlanmalıdır.
d) Dînin eğitimi öğretiminden, uygulaması bilgisinden daha önemlidir ve zor elde edilir. Sivil kuruluşlar (vakıf, dernek, kulüp vb.) oluşturarak çocukların ve gençlerin din eğitimi almaları sağlanmalı, bunun için uzmanlardan yararlanmalıdır.
e) Dînimizi başkalarına doğru tanıtmak ve sevdirmek için "doğru İslâm" öğrenilmeli ve yaşanmalıdır; en güzel tebliğ, dînin güzellikleri, rahmeti, şefkati yaşanarak yapılan tebliğdir.

3. Şu andaki Hristiyan ve Yahudi toplumu için "Ehl-i kitap" kavramı geçerli midir?

Cevap:
Şu andaki Hristiyan ve Yahudilerin İslâm'a ve kendi dinlerinin aslına aykırı olan inanaç ve uygulamaları Hz. Peygamber (s.a.v.) zamanında; yani Kur'ân vahyedilirken de vardı. Buna rağmen onlara Ehl-i kitap denildi ve bazı özel hükümlere, imtiyazlara sahip kılındılar. Evet bugünküler de Ehl-i kitaptır.

4. Günümüzde yaşanan alevîliğin, İslâm sınırları içinde kalan bir mezhep veya tarîkat olduğu düşünülebilir mi?

Cevap:
Günümüzde dünyanın her yerinde aynı şekilde bilinen ve yaşanan bir alevîlik yoktur; çeşitli alevîlik anlayış ve uygulamaları vardır. Anadolu'da yaşayan alevîlerin büyük bir kısmı, sünnî müslümanların inandıklarına inanırlar; Hz. Ali ile diğer sahâbe hakkında farklı değerlendirmeleri vardır, yine sünnîlerden farklı bazı uygulamaları mevcûttur. Bunlar kendilerini müslüman bildiklerine, âmentüye inandıklarına göre, farklı inanç, değerlendirme ve uygulamaları da kendilerini dinden çıkarmadığına göre (böyle olduğu sürece) elbette onlar da müslümandırlar. Allah, Hz. Peygamber (s.a.v.) ve Kur'ân konularında -insanı İslâm'dan çıkaran- yanlış ve farklı inanç taşıyanlar varsa bunlar müslüman değillerdir.
Şu halde alevîleri kural/genel olarak müslüman kabûl etmemiz gerekir, alevîyim diyerek İslâm'a aykırı (kişiyi dinden çıkaracak kadar aykırı) inanç taşıyanlar ise tabîî müslüman olarak kabûl edilemezler.


 


Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

  Şu anda sayfası gösterilen kitap.
Bu Kitapta:
Önceki Başlık
Sonraki Başlık
İçindekiler
Site Sayfaları
Ana Sayfa
Hakkında
Makaleleri
Kitapları
Soru Konuları
Soru Listesi
Hayrettin Karaman`ın Sohbetleri
Şiirleri
Bestelenmiş ve Seslendirilmiş Şiirleri
Bütün site içeriğinin genel kelime indeksi.
Sitede Arama
Hayrettin Karaman'ın Siteye Son Eklenen Yazıları
E-posta
Siteyi Link ve Kaynak Gösterimi
m.HayrettinKaraman.net Mobil-Metin Versiyonu Hakkında

Facebook Sayfası:

Bulunduğunuz Sayfayı:



Sayfa başına gider Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
   
Bu Kitapta: Önceki Başlık Sonraki Başlık İçindekiler