HayrettinKaraman.net Site Ana Sayfasına Geçiş Facebook Sayfasına Geçiş Twitter Sayfasına Geçiş instagram Sayfasına Geçiş YouTube Sayfasına Geçiş
Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
 


İslamî bono

İngiltere Müslüman olmayan ülkeler arasında ilk "faizsiz veya İslami bono" çıkaran ülke olacakmış. Bu haberi veren kaynaklara bakılırsa çıkarılacak olan bu enstrümanın İslamîliği bir yana adında bile anlaşma yoktur. "Sukuk, tahvil ve bono" ifadeleri kullanılmaktadır. Haberin devamındaki açıklama da şöyledir:

« İslami finans sektörünün hacminin 2 trilyon dolara yaklaştığı belirtiliyor. Sukuk adı verilen İslami mali ürünlerin farkı, İslam'daki faiz yasağına göre şekillenmeleri olarak niteleniyor. Borç alışverişinden çok yatırım olarak tanımlanıyorlar. Genelde ilk ödeme Müslüman bir yatırımcıdan bu örnekte İngiliz hükümetine yapılıyor. Borç vermek değil de, bir varlığa yatırım gibi görülüyor. Yatırımcı da kazancını faiz olarak değil, kâr payı ya da kira olarak alıyor. İngiltere hükümetinin satacağı tahvillerde yatırım büyük ihtimalle gayrimenkullere yapılmış olacak. »

Değerlendirmeye isimden başlayalım:

Eğer yatırımcı faizle borç vermiyorsa bu enstrümana "bono veya tahvil" denmesi uygun değildir; çünkü bu iki kâğıt genellikle faizli işlemlere aittir.

Eğer hem şekil, hem de maksat yönlerinden İslam fıkhına uygun bir "helal kazanca, gelire, tabii aynı zamanda zarara ortaklık" söz konusu ise "hisse senedi", bir malı satın alıp kiraya verme mahiyetinde bir yatırım ise "sukuk" terimleri uygundur.

Son zamanlarda çokça adı anılır hale gelen sukukun normal uygulaması mesela şöyle olmalıdır: Bir şirket kurulur, bu şirket helal gelir getiren malları satın alır, belli meblağlara karşılık gelecek şekilde bölerek bir çeşit sened çıkarır, bunları satar (yani senedin ki, bu işlemde adı sukuktur) mukabili olan malı, sukuku satın alana satmış olur. Bu sukuka sahip olan gelirini alır. İstediği zaman sukuku bir başkasına satabilir. Kiraya verilen bir gemiyi, oteli, otobüsü, dükkanı, evi satın alıp kirasından istifade etmekle bu işlem arasında mahiyet ve hüküm farkı yoktur.

Ancak gittikçe yaygınlaşan sukuk uygulaması böyle cereyan etmiyor. Daha çok şu şekilde yapılıyor: Sıcak paraya, para olarak sermayeye ihtiyacı olan bir kuruluş, malı devamlı ve kesin olarak elden çıkarmaksızın ihtiyacını karşılamak için belli bir süre sonra geri satın alma taahhüdü ile satıyor, satın alan şirketten kiralıyor, şirket sukuk çıkarıyor, sukuku alanlar belli bir süre (mesela dört yıl) kira geliri alıyorlar, dört yıl sonra sukuk şirkete geri satılıyor, şirket de malı ilk sahibine satıyor.

Asırlarca önce insanların açık ve kesin faizli işleme mecbur olmalarını engellemek ve şeklen de olsa meşru bir işlem ile ihtiyacı karşılamak için bir kısım fukaha bu şekli caiz görmüş, adına da "el-bey'u bi'l-istiğlâl" demişlerdir. İşlem Mecelle'de de yerini almıştır.

Tekrar ediyorum, bu işlemde maksat malı satmak değil, geçici bir süre satar gibi yaparak ve geri kiralayarak para elde etmek, daha sonra malı geri almaktır. Caiz görülme gerekçesi de başka şekilde ihtiyacın karşılanması mümkün olmadığı veya tarafların işine gelmediği için, buna izin verilmediğinde apaçık faize düşme tehlikesini önlemektir.

Bu işlemi "İslamî bir alternatif" olarak sunmayı uygun görmüyorum. Bugün de bu işleme cevaz verenlerin gerekçesi:
a) "Hem şekli hem de maksadı itibariyle İslamî olan" işlemlere, Körfez'in sözde Müslüman para babalarının yanaşmamaları, "zarar ihtimali bulunmayan, hatta kârı bile önceden belli olan" yatırımlara iltifat etmeleri,
b) dara düşmüş ticari kuruluşların apaçık faize düşmeden ihtiyaçlarını karşılama imkanına kavuşturulmasıdır.

Şekil şartının şöyle veya böyle yerine getirilmesi dünyaya İslâmî olanı sunmak için yeterli değildir. İslam'ın istediği namuslu tüccar, namuslu sanayici, namuslu ortak, kanaatkâr sermayedar, kâr ve zararın adil paylaşımı ve emeğin hakkının verilmesidir.

İdeal olanın gerçekleşememesinin vebalini yalnız bir tarafa atmak da haksızlıktır; bütün tarafların vebali ve kusuru vardır, bunun da baş sebebi iman za'fı ve ahlak eğitimi eksikliğidir.

07.11.2013



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

  Şu anda sayfası gösterilen kitap.
Önceki Makale
Sonraki Makale
Makale Listesi
Site Sayfaları
Ana Sayfa
Hakkında
Makaleleri
Kitapları
Soru Konuları
Soru Listesi
Hayrettin Karaman`ın Sohbetleri
Şiirleri
Bestelenmiş ve Seslendirilmiş Şiirleri
Bütün site içeriğinin genel kelime indeksi.
Sitede Arama
Hayrettin Karaman'ın Siteye Son Eklenen Yazıları
E-posta
Siteyi Link ve Kaynak Gösterimi
m.HayrettinKaraman.net Mobil-Metin Versiyonu Hakkında

Facebook Sayfası:

Bulunduğunuz Sayfayı:



Sayfa başına gider Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
   
Önceki Makale Sonraki Makale Makale Listesi