Mısır'da neler oluyor? Bir sosyal paylaşım sitesinde ve bazı Arap televizyonlarında kullanılan ve gizli yapıldığı anlaşılan bir toplantının görüntülerine göre oturumun Başkanlığını Mısır Anglikan Toplumu Başkan Yardımcısı Papaz Andrei Zeki yapıyor. Mısırlı bir kısım yazar, hukukçu ve akademisyenler, ülkedeki İslami eğilimli grupların siyasi arenadan uzaklaştırılması ve anayasanın iptali gibi konuları ele alıyorlar. Görüntüde konuşan bir gazeteci özetle şunları söylüyor: "Mısır'da Siyasal İslami akım sorunu Mübarek hatta Enver Sedat döneminden kalmıştır. Çözüm siyasal İslami akımın, siyaset sahnesinden silinmesidir. İsterseniz gelin açıkça şunu konuşalım, romantizmi bırakalım, demokrasi falan… Kan akmıştır, akacaktır. Hiçbir ülke yoktur ki, bir adım öteye kansız ulaşabilsin. Bizim konumuz halk savaşına dönüştürmemek, çok kan akıtmamak…" Kapalı kapılar ardında daha nice böyle toplantıların yapıldığında şüphe yok. Farklı inanç, ideoloji ve siyasi hedef sahiplerinin farklı konuşmaları ve yorumları olacaktır; biz Müslümanlar olaylara nasıl bakmalıyız? Göz boyayan, kafa karıştıran propagandalara ve saptırmalara kapılarak "Mursi şu hataları yaptı, Müslümanlar devlet yönetimine hazır değiller, ülke nereye giderse gitsin biz başımıza belayı satın almamak için herşeyi kabullenip kendi işimize (bu da ne ise) bakalım" mı diyeceğiz, yoksa olaylara Müslümanın imanı, ahlakı, firaseti ve sorumluluğu penceresinden mi bakacağız? Elbette ikncisi. Mısır'da ve başkalarında islâmî devlet ve yönetimin karşısında iki önemli engel var: 1. İslam ülkelerinin başına çöreklenmiş bulunan yiyici, işbirlikçi, sivil veya askeri dikta yönetimleri; 2. Başka dinler, ideolojiler ve ulusal çıkarların sebep olduğu "İslam karşıtlığı". Mısır'a buradan bakınca şunu apaçık görürüz/görmeliyiz: Bu iki grup(engel) âdeta işbirliği içinde önce Mursî'nin başarılı olmaması için ellerinden geleni yaptılar, sonra darbeyi kışkırttılar, sonra darbecilere maddi ve manevi olarak sahip çıktılar. ABD ve Avrupa ne ister, ne istemez? İslamî yönetimi istemez, kendi çıkarları ve politikalarına alet edebilecekleri yönetimleri isterler. Eğer engellenmeseler Mursî ve partisi, Mısır'ın sağduyulu halkı ile elbirliği yaparak Müslümanlara özgü bir demokrasi örneği sergileyecekler(di). Bakın Mursî, Avrupa Birliği Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton'a ne diyor: "Ben, tüm dünyanın ve Avrupa Birliği'nin takip ettiği şeffaf seçimler aracılığıyla halkım tarafından seçildim. Görevden uzaklaştırılmam da ancak demokratik yollarla ve halkın oyladığı anayasa uyarınca olabilir. Eylül ya da ekim ayında genel seçimler sonrası görev sürem ile ilgili ülkede anayasal boşluk doğmasın diye referandum düşünüyordum. Mesele koltuğa bağlılık değildir. Mesele 2011 Ocak Devrimi'nin demokratik kazanımlarını korumaktır." 02.08.2013
Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.
|