HayrettinKaraman.net Site Ana Sayfasına Geçiş Facebook Sayfasına Geçiş Twitter Sayfasına Geçiş instagram Sayfasına Geçiş YouTube Sayfasına Geçiş
Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
 


Laik devlet ve din eğitimi

ABD'de Nevada Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yunus A. Çengel, benim aynı konudaki bir yazımın hatırlatmasıyla kaleme aldığı "laik devlet ve din eğitimi" başlıklı bir makale gönderdi. Makalenin "Diyanet İşleri Başkanlığı" ve "Devlet okullarında zorunlu din dersleri" gibi bazı ilginç konularını ileride verip tartışmayı düşünüyorum.

ABD'de din eğitim ve öğretiminin -din özgürlüğü ilkesine uygun olarak- hangi okullarda nasıl verildiği konusunda yazdıklarını ise aşağıya aynen alıyorum:

"....Burada tartışılması gereken esas konu, bireylerin dinlerini öğrenme ve öğretme hürriyetinin, din ve vicdan hürriyetinin ve dolayısıyla laikliğin de temel bir parçası olmasıdır. ABD gibi gerçek mânâda laik ülkelerin devlet okullarında din dersleri yoktur. Ama bu konuda bir boşluk ve sıkıntı da yoktur; çünkü isteyen herkesin din ile normal müfredatın içiçe okutulduğu ve din derslerini papaz, rahibe (İslâmî okullarda ise imam) gibi din görevlilerinin hem de dinî kisveleri içinde verdiği özel okullar açma ve çocuklarını bu okullara gönderme hürriyeti vardır. Laikliği en dar mânâda yorumlayan Fransa'da bile durum böyledir. Bu okulların mezunları hiç bir ayrıma tâbi tutulmadan üniversiteye girebilirler ve devlet de bu okullara vergi avantajları sağlayarak dolaylı yoldan destek olur.

Keza, o ülkelerde pazar günleri isteyenler için dinlerini öğrenme günüdür. Ve kiliseler, havralar, camiler sadece ibadet yeri değil, aynı zamanda bedava din eğitimi verilen, okulların bıraktığı boşluğu dolduran eğitim kurumlarıdır. Yani 'din okulları'dır. Hafta içinde de kiliselerde çocuklar ve yetişkinler için akşam din dersleri yaygındır. Hattâ, dînî bir kurum veya cemaat devlet okullarını veya üniversite salonlarını bile ders saatleri dışında -varsa- ücretini ödeyerek ibadet dahil her türlü dinî faaliyetler için kullanabilir. Yeter ki okul yönetimi dinler ve mezhepler arasında ayrımcılık yapmasın ve okullardaki normal müfredat aksamasın.

Şunu da belirtelim ki bizde öcü gibi gösterilmeye çalışılan dînî cemaatler, Batı'da saygın kuruluşlardır ve din eğitimini esas olarak onlar verir. Hattâ ABD'de bolca bulunan Methodist, Baptist, Evangelist, Mormon, ve Presbyterian gibi milyonlarca üyesi olan mezhepler aslında birer dînî cemaattir ve Hıristiyanlığı, İncil'i farklı yorumlamaya dayanır. Herkes yeni bir din veya dînî cemaat oluşturabilir, kilise açabilir, dinini öğretmek ve yaymak için radyo-televizyon kurabilir ve hattâ okullar açabilir. Yeter ki bunların çalışma politikaları şiddet içermesin ve ülkedeki genel irade ile toplumsal mutabakatı temsil eden kanunlara aykırı olmasın (ayinlerde esrar kullanmak gibi).

Orada yasakları devlet değil, etkinliklere gitmeyerek, katılmayarak halk koyar. Zaten halkın rağbet etmediği bir akım kısa sürede sönmeye mahkûmdur. Aynı şekilde, halkın rağbet ettiği bir akımı da baskıyla engellemek mümkün değildir.

Görüldüğü gibi, akıl ve bilimi esas alan modern yaklaşımla bütün sorunlar tabii seyri içinde kavgasız gürültüsüz bir şekilde halloluverir. Modern çağın bir özelliği dinin bireyselleşmesidir ve doğru işleyen bir demokraside 'cemaat' denen şey benzer dinî anlayışı paylaşanların oluşturduğu bir sivil toplum örgütüdür. Aynen meslek odaları, spor kulüpleri ve diğer dernekler gibi.

(...) Türkiye'de din eğitimi ile ilgili tartışmaların kısırlığı ve sonuçsuz kalması tartışma zemininin darlığından ve gerçekçi olmamasındandır. Evet; laik bir ülkede devlet vatandaşlara din öğretmez; ama aynı zamanda vatandaşın dinini öğrenme işine de burnunu sokmaz ve bu konuda ahkâm kesmez. Din eğitimi için -ibadet mahallerinin aynı zamanda din eğitim merkezlerine döndürülmesi gibi- meşru bir mecra gösterilmeden ve/veya okullarda ders sonrası belli bir zamanı gönüllü din eğitimine ayırmadan, okullarda din derslerini kaldırmayı tartışmak abesle iştigaldir. Aynen, belediyelerin yeni bir pazar yeri göstermeden -haklı sebeplerle dahi olsa- semt pazarlarını kaldırmaya kalkması gibi...

Öyle görülüyor ki Türkiye 'irtica' evhamından kurtulmak ve din merkezli kısır didişmelere son vererek toplumsal barışı, huzuru sağlamak istiyorsa, işe kafasını safsata kumlarından çıkarıp gerçek laiklikle yüzleşerek başlamalıdır. Sonra hayret ve memnuniyetle görülecektir ki din ile alâkalı bütün yapay sorunlar çorap söküğü gibi birbiri ardına çözülecek ve laiklik ve din eğitimi ile ilgili tartışmalar maziye gömülecektir. Esas meseleler halledilmeden okullarda din eğitimi gibi tâli meselelere kalıcı ve tatminkâr çözüm üretilmesi mümkün değildir. Türkiye, nihayet kurşunu ısırma cesaretini gösterip şu sorulara cevap vermelidir:

Rehberimiz akıl ve bilim mi olacak, kutsal inekler mi? Rotamızı ümit mi belirleyecek, korkular mı? Zeminimiz hürriyet mi olacak, yasaklar mı?

Ülke doğru rotaya sokulduğunda görülecektir ki müzminleşmiş bir çok sorun, aniden sorun olmaktan çıkıvermiş."

26.08.2007



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

  Şu anda sayfası gösterilen kitap.
Önceki Makale
Sonraki Makale
Makale Listesi
Site Sayfaları
Ana Sayfa
Hakkında
Makaleleri
Kitapları
Soru Konuları
Soru Listesi
Hayrettin Karaman`ın Sohbetleri
Şiirleri
Bestelenmiş ve Seslendirilmiş Şiirleri
Bütün site içeriğinin genel kelime indeksi.
Sitede Arama
Hayrettin Karaman'ın Siteye Son Eklenen Yazıları
E-posta
Siteyi Link ve Kaynak Gösterimi
m.HayrettinKaraman.net Mobil-Metin Versiyonu Hakkında

Facebook Sayfası:

Bulunduğunuz Sayfayı:



Sayfa başına gider Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
   
Önceki Makale Sonraki Makale Makale Listesi