HayrettinKaraman.net Site Ana Sayfasına Geçiş Facebook Sayfasına Geçiş Twitter Sayfasına Geçiş instagram Sayfasına Geçiş YouTube Sayfasına Geçiş
Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
 


Tahammülsüzlük

Demokrasi, insan hakkı, özgürlükler gibi çağın parlak kavramlarını dillerinden düşürmeyenler zaman zaman istemedikleri halde yüzlerindeki maskeyi düşürüyorlar; telaşla geri koyuncaya kadar da bazı şeyler görülüyor, anlaşılıyor.

Neymiş?

İslam'a inanmayan bazı vatandaşlar (bunların içinde değerli olmasalar da etki bakımından önemli olanlar var), Müslümanların kılık kıyafet, davranış ve hayat tarzlarından rahatsız oluyorlarmış, onların yanlarında kendilerini baskı altında hissediyorlarmış; bu sebeple İslam'ın kamusal ve (mümkünse) kamuya açık alanlarda görünür kılınması engellenmeliymiş ve bu laikliğin de bir gereği imiş. Laiklik çoğunluğun din özgürlüğünü değil, aykırı olan azınlığın inanç (inanmama) özgürlüğünü öne almalı, buna ağırlık vermeli imiş...

Peki belli ölçüler/sınırlar içinde de olsa dinini hayatına uygulayan Müslüman vatandaşlar nelerden -uygulama bakımından- vazgeçmişler ve nelere tahammül ediyorlar? Hangi baskıları ve sıkıntıları yaşıyorlar? Bunu hiç soran, araştıran var mı?

Dinini uygulayan Müslümanların, emir bi'l-ma'rûf nehiy ani'l-münker (Müslümanların, dinin farz ve vacib kıldığı ödevleri uygulamalarını, dinin yasakladıklarından uzak durmalarını sağlamak, din kurallarının açıktan ihlaline mani olmak) şeklinde bir vazifeleri vardır. Bu vazife, hedefin gerçekleşmesi için ne kadar ferdin bunu yapması gerekiyorsa o kadarına farzdır.

Şimdi bir düşünelim. Türkiye'nin çarşı pazarında, sokaklarında, parklarında, plajlarında, meyhanelerinde, genel evlerinde, yazılı ve görüntülü yayında, san'at alanında... her saniye, açıkça ne kadar haram işleniyor ve ne kadar farz ihmal ediliyor? Bunlara karşı bir tepki görülüyor mu? Hayır. Niçin? Çünkü Müslümanlar, içinde bulundukları şartlar içinde kamu düzeninin bozulmasını, vatandaşların birbirine düşmelerini, kargaşa çıkmasını, boşuna/faydasız kan akmasını (bütün bunlara fitne denir) istemiyorlar; bunun için tahammül ediyorlar.

Müslümanların başörtüsü, sakalı, cüppesi, tesbihi, ibadeti, yabancı kadın eli sıkmaması, içki içilen yerlerden uzak durması, namazı, orucu, haccı, umresi... bazı bayları ve bayanları rahatsız ediyor ve üzerlerinde baskı oluşturuyorsa, dillerinden düşürmedikleri demokrasi ve insan hakları, karşı tarafı haklarından mahrum etmeyi mi gerektirir, yoksa tarafların birbirlerine tahammül etmelerini mi gerektirir?

Müslümanlar tahammüllerini son haddine kadar kullanıyorlar, şimdi sıra tahammülsüzlerdedir.

Bu ülkede yaşayanların büyük çoğunluğunu oluşturan Müslümanların az veya çok dinlerini uygulamaları ve bu sebeple İslam'ı kamu alanında da görünür kılmaları birilerini rahatsız ediyor diye milyonların hak ve özgürlükleri sınırlanacaksa bu sistemin/rejimin adı demokrasi filan olmaz. Bu takdirde rejimin adını doğru koysunlar ki, herkes ne yapacağına, hangi tedbirlere başvuracağına doğru karar versin.

2 Nisan 2006
Pazar



Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.

  Şu anda sayfası gösterilen kitap.
Önceki Makale
Sonraki Makale
Makale Listesi
Site Sayfaları
Ana Sayfa
Hakkında
Makaleleri
Kitapları
Soru Konuları
Soru Listesi
Hayrettin Karaman`ın Sohbetleri
Şiirleri
Bestelenmiş ve Seslendirilmiş Şiirleri
Bütün site içeriğinin genel kelime indeksi.
Sitede Arama
Hayrettin Karaman'ın Siteye Son Eklenen Yazıları
E-posta
Siteyi Link ve Kaynak Gösterimi
m.HayrettinKaraman.net Mobil-Metin Versiyonu Hakkında

Facebook Sayfası:

Bulunduğunuz Sayfayı:


 
Sayfa başına gider Siteden rastgele bir sayfa seçer. Hafızadaki önceki sayfaya döner Hafızadaki sonraki sayfaya döner
   
Önceki Makale Sonraki Makale Makale Listesi