Abdurrahman b. Avf (H.Ö. 44/580-H.S. 32/652): Kureyş kabilesinden, cahiliye devrinde dahi alkollü içki kullanmamış, ilk müslümanlardan (bir rivayette sekizinci müslüman), cennetle müjdelenmiş on sahâbîden biri, Hz. Ömer'in "Rasûlullah bunlardan hoşnut olarak dünyadan ayrıldı" dediği ve hilâfet meselesini kendilerine havâle ettiği altı kişilik şûrânın başkanı, bu şûrâda diğerlerinin, son tercihi kendisine bıraktıkları kişi, Habeşistan'a ve Medîne'ye hicret edenlerden, servetinin büyüklüğü kadar gönlü ve eli de geniş ve açık olan, yaptığı hayırlar ve yardımlar dillere destan sahâbî. Medîne'ye hicret edince Rasûlullah, Abdurrahmân b. Avf'ı, Medîne'li Sa'd b. er-Rabî' ile kardeş etmişti. Kardeşliği ona, malının yarısını vermeyi, eğer evlenme imkânı yoksa eşlerinden de birini onun için boşayabileceğini söyledi, Abdurrahman teşekkür ettikten sonra sen bana yalnızca pazarınızın yolunu gösteriver dedi. İlk günden itibaren kazandı, giderek zengin oldu ve serveti ile büyük ibâdetler yaptı; bir günde otuz köleyi âzâd ettiği, bir defada malının yarısını tasadduk ettiği, bir defada beşyüz at ve beşyüz de deve donatarak Allah yoluna (cihada) tahsis ettiği olmuştur. Bedir dahil bütün savaşlara katılmış ve Uhud'da, yirmi bir yerinden yaralanmıştır. Rasûlullah (s.a.), kendisinden sonra eşlerine göz kulak olmasını îmâ buyurdukları için onları hacca kendisi götürür ve korurdu. Rasûl-i Ekrem'in (s.a.), arkasında namaz kıldığı nadir kişilerden biridir; bir seferde, sabah namazının vakti sıkışıp, Rasûlullah da başka yerde olduğu için Abdurrahmân imam olmuş, namaz kılınmaya başlamıştı, ikinci rek'atta Hz. Peygamber geldi ve ona uyarak namazını kıldı. Abdurrahmân bin Avf, Rasûlullah hayatta iken fetvâ veren ashâbdan biri idi. Onun bu konudaki bilgisinden emin olduğu için Hz. Ömer, hilâfetinin ilk yılında kendisini hac emîri yapmıştır. Hz. Ömer Şâm yakınlarında bulunan Surğ'a geldiğinde Abdurrahman b. Avf, vebâ ve karantina ile ilgili hadîsi naklederek oraya girmemesi gerektiğini söylemiş, Halîfe ona uyarak Şâm'a girmekten vazgeçmiştir. Mecûsîlerden de, ehl-i kitaptan alındığı gibi cizye alınması gerektiği konusunda yine Hz. Ömer kendi görüşünü terkederek O'nun dediğini yapmıştır. Buna karşı, Hz. Ömer'in Irak topraklarını dağıtmayıp kamuya bırakmayı ve gelirini kamu menfaati için sarfetmeyi teklif ettiğinde ona karşı çıkan, farklı düşünenlerin arasında Abdurrahmân b. Avf da bulunmuş, fakat Hz. Ömer yaptığı istişareler sonunda kendi reyini uygulamıştır.(71) Abdurrahmân (r.a.) Mekke'de doğmuş, Medîne'de vefat etmiştir.
71. İbn Sa'd, Tabakât, C. III, s. 124 vd.; İbn Hacer, İsâbe, C. II, s. 408 vd.
Buradaki iki mavi çizgi arası içerik site editörünce konulmuştur ve rastgele çıkmaktadır. İçeriğini onayladığımız anlamına gelmez, dikkatli davranın.
|